ARBİL KİMDİR?

Masal Yazarı ve Performans Sanatçısı Arbil Çelen Yuca, Adana’da doğdu. Turunç ağaçları ve bulutlar fantastik hikâyelerinin ilk kahramanlarıydı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Şehir ve Bölge Planlama eğitimi sırasında Hürriyet gençlik müzikali seçmelerine katılarak Levent Kırca- Oya Başar Tiyatrosu’na dâhil oldu. 200 oyunluk müzikal boyunca oyunculuk ve dansçılık yaptı. Nükhet Duru’nun orkestrasında da vokalistlik yapan Yuca, çeşitli ulusal radyolarda program hazırladı, bu programlarda başlattığı imza kampanyası ile Kelebekler Vadisinin sit alanı olmasına destek verdi. Yıllar içinde çeşitli dergilere öyküler yazdı. Yeşim Cimcöz’in yönlendirmesiyle anlattığı masalları yazmaya başladı.

Yazdıklarını daha geniş topluluklara anlatmaya karar verdiğinde amacı herkesin anlatının bir parçası olmasıydı.

Bugün; kişiye özel masallarını Yuca, çizimleriyle süslüyor, el yapımı kitaplar haline getiriyor ve aynı zamanda seslendiriyor. Kurumsal şirketlere, eğitim kurumlarına da özel masallar yaratıp anlatımını gerçekleştiriyor. Kurumlar ve gruplar için hazırladığı ‘Kendi Masalımı Yazıyorum’, Masalımın Kahramanını Seviyorum, Biz Masalı, Dört Antlaşma, Kurtlarla Dans Edenlere gibi buluşmalarla, yaratıcılığın ve an’da olmanın keyfini hatırlatıyor.

Masallarından seçtiklerini, kült şarkılar, balatlar, masallara özel besteler eşliğinde farklı etkinlik ve mekânlarda sahneliyor. Masallarına izleyicilerini de katan ve sürpriz oyunlarla kimi zaman onları masalın esas kahramanı haline getiren Yuca’nın performanslarında, çeşitli sanatçılar da enstrümanlarıyla yer alıyor.

Son yıllarda sanatın herkes için bir ifade şekli olmasına dair arayışını, Colorado’da Kurtlarla Koşan Kadınlar yazarı Dr. Clarissa Pinkola Estes’le Art As A Sacred Act çalışmasına katılarak destekledi.

En çok hayalini kurduğu şey; herkesin resim yaptığı, şarkı söylediği, hikayesini anlatabildiği bir dünya...


arbİL’İN Life Works Labs Seanslari

daha fazla bilgi için aşağıdaki oturumları tıklayın


Lettersfromlovemafia.jpg

Mary Oliver ‘bu biricik hayatınla ne yapacaksın?’ diye sorar.

Bazen Oliver’ı Neruda’yla kafamın içinde sohbet ettiririm. Neruda’da ‘’Sorular’’ kitabında ne yapacağımıza sorularla dokunur, her şeyin birbiriyle ilişkisine dairdir dizeler, soruların içinde cevapları gizlidir. Onlara Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Chagal’ı da dahil etmek isterim.

Neruda’nın Sorular’ındaki dizeler, çocukken hepimizin aklından geçmiş sorulardır, Chagal’ın çizimlerindeki keman çalan keçi, bir çocuğun dünyasında yadırganmaz. Fazıl Hüsnü Dağlarca’da aynı yerden sorar;

Kimse Yetişmemiş Kimseye. Sen, ben, yer, gök; bir kuş muyuz?" 

Bu soruları sorabilmiş, o renkleri görebilmiş çocuklarken, kimimiz modellediği yetişkinlerin diline çekilmiş, sormaz olunca en büyük hediye biricik olma halimizi kurban etmişizdir. Sigortalı işler, ilişkiler, en son cep telefonu modeli, üç kredi kartı ile ayın sonunda nefessiz kalmak...

Hayatın yan sanayisi ‘’sistem’’ her dişlisine dokunanı gece gündüz birbirine benzetmeye çalışırken, sürü psikolojisi sistemin ihtiyacıdır. Kötü ya da iyi olması önemli değildir, işletimde böylesi veri akışını kolaylaştırdığı için gerekli görülür. Azcık abartmış olabilirim ama anlatıcının işi altını çizmek yetmediğinde büyütüp fosforlamak!

Sistemin sorularında sahildeki çakıl taşları birbirinden kıymetçe farklı değilken, aslında hayatı farkında yaşayan için elinde tuttuğu minicik bir çakıl taşı hazineye bedel olabilir.

İşte bizlerde tüm kalabalıklar içinde dalga ile, rüzgâr ile, yağmur ile güneş ile dönüşürken koptuğumuz ilk kaya bir olsa da biriciğiz. Kim bize saf bir merakla bakılabilirse görebilir, ya da biz kendimize ve dünyaya özün penceresinden bakabilirsek mukayesesiz bir iletişim kurabiliriz. Yargısızlık, önce kendimizle peşi sıra var oluşla uzlaşmaya alan açar!

Ben de Joint idea Love Mafia ile böyle tanıştım, kumsaldaki küçük bir çakıl taşı olarak bakmayı bilenlerle biricikliği deneyimler oldum. Kurumsala dair mesafeli bir tavrım varken, her yeni tanıştığım üye ile aslında kendime nasıl katı sınırlar çizdiğimi keşfedip, özgürleştim.

Özgürlük özden bakabilme halini seçtiğinde kıymetlidir, kelimelerini sevgi dilinden seçmeden de mümkün olmaz.

Bir sonraki aşamada, kelimelerini sevgi dilinden seçemeyenin kendi hikayesinin kahramanı olduğunu bilip, işittiklerimizle bir başka hikâyede kahramanlığımızı ilan etmemeyi, yani kişiselleştirmemeyi deneyimleriz.

Toltek bilgelerinin yolunda öncelikli dört ana yasanın ilk ikisi bu deneyimdir.

*Kelimelerini özden şarjlı seçmek

*Kişiselleştirmemek

Üçüncüsü varsayımda bulunmamak ve dördüncüsüyse elinden gelenin en iyisini yapmak... Hikayelerimizin dönüm noktaları, başka hikayelerle kesişme potansiyellerinin en yüksek olduğu zamanlardır. Çok zor bir durum ya da büyük bir başarı, başka hikayelerle izdüşümlerine alan tutar... Varsayımda bulunmadıkça var oluşun en yüksek potansiyeline hazır oluruz. Tek yapmamız gereken elimizden gelenin en iyisini yapmaktır. Bir yaşam sanatçısı sadece kendi potansiyelinden sorumludur.

Geleneksel bir masalı dinlediğimizde hepimize iyi gelen bu yolun sadeliğidir.

Öte yandan geleneksel masalların esas çocuğu biricikken, gerçek hayattan yazdığım masallarda bir kişinin pek çok masala kahraman olduğunu tecrübe ettim. Champel’ın Kahramanın Sonsuz Yolculuğundaki gibi masallar bitmez, biz anlatmayı bitiririz, kahramansa dönüşmüş olarak yeni bir hikâyeye yol alır.

Anlatıların ezber ile değil alanın ihtiyacı ile olması anlatıcılığın birincilidir. Masaldaki tüm semboller dinleyenlerin biricikliğinde algılanır, yani anlatıda tek masal varmış gibi dursa da dinleyici kadar versiyon vardır. Böylece hiç kimse anlatmaya kalktığında bir daha aynı masalı anlatmayacaktır. Bu bile kahramanların hikayesinin hikayesini bulmak için yolda olmaya, keşfettiklerini anlatarak paylaşmaya bir sebep değil midir? Biricikliğin kanıtı değil mi? 

Bana ne iş yapıyorsun dediklerinde yol aşığıyım, yaşam sanatçısı olma yolundayım diyorum.

Yolumda eşlikleri paha biçilmez pek çok yol arkadaşım var;

*Hermann Hesse - Boncuk Oyunu - İçimdeki doğuyu batıyı eşleştirirken

*Danit - Cuatro Vientos - Rüzgarın dört yönden de şifayla geleceğini hatırlamak için

*Cuatro Vientos - RKJVK 

*Clarissa Estes - Kurtlarla Koşan Kadınlar - Kurtlarla dans etmekte ustalaşmak için

*Bütün tren garları, benzin istasyonları ve havaalanlarında edindiğim yeni arkadaşlar

*Being Free Together | Ram Dass Full Lecture – Biricikliği birlikteyken de koruyabileceğimi hatırlamak için

*Kieslowski - Üç Renk - Gök ve deniz harici maviyi hayatıma katan etken, sonra renk skalam dengelendi.

 

Arbil Çelen Yuca