ERDAL KİMDİR?

Bağlantılarına İlişkilerinin Gücü ile Fayda Sağlayan bir Networker


Sabancı Üniversitesi, Sabancı EDU, Boğaziçi YEM, Yenibirlider Derneği gibi kurumlarda ve global şirketlerde networking eğitimleri veriyor.

İş dünyasına ve start-up ekosistemine, satış, iş geliştirme, networking koçluğu ve networking danışmanlığı yapıyor.

Networking Asistanı Mobil Uygulaması olan bir start-upta Melek Yatırımcı ve Danışma Kurulu Başkanı.

ABD merkezli, AR temelli bir meditasyon start-up’ında Melek Yatırımcı ve Danışma Kurulu Üyesi.

Metaverse Derneği Kurucu Üyesi.
Aralık 2021'de dünyanın ilk Metaverse Networking Etkinliğini organize etti.

Saint Benoit Fransız Lisesi ve İ.Ü. İşletme Fakültesi’ni tamamladıktan sonra Türkiye’de başlayan satış hayatı, 3 yılı İspanya’da yerleşik olmak üzere Afrika, Avrupa, Orta Doğu ve BDT ülkelerinde devam etti.

Markası New Business Sales Development, çeşitli firmaların ürünlerini hedef ülkelerle buluşturdu.

Kurucusu olduğu Guns of Marketing firmasında 2005 yılından bu yana stratejik iletişim, satış geliştirme, pazarlama ve özel yazılım çözümleri konularında çalışıyor.

Dünyada bir ilki gerçekleştirerek Zifiri Karanlıkta Speed Networking organizasyonları yapmaya başladı.

2018 yılında CTI koçluk sertifikasyonunu tamamladı.

Otizm farkındalığı hedefleyen “Herkesin Bir Yolu Var” sosyal sorumluluk projesini hayata geçirdi.

İtalya’da bulunan uluslararası bir ekipte profesyonel tiyatro oyuncusu. Reklam filmi ve sinema oyunculuğu yapıyor, kısa filmlerde oynuyor, çocuklara masallar okuyor, dansı ile var oluyor, insanların hikayelerini dinlemeyi ve hayatlarına dokunmayı seviyor, yılın her günü, daha fazla insana ulaşmak için motosikletinin üzerinde yol alıyor.

İngilizce ve Fransızca konuşuyor. 1971 doğumlu.


Love Mafia Lounge'da erdal’ı Dİnleyİn

Geleneksel iş yaşamında satış ve pazarlama konularında değer katma yolunu seçmiş, akabinde buradaki bilgilerini bağlantılarının derinliği ile pekiştirmiş ve bugün, Networking kavramını yepyeni bir bakış açısı ile dönüştürmekte. Erdal, yaşamımızın kesiştiği insanlarla çıkar odaklı ilişkiler ötesinde gerçek, derin, insani bağlar kurmamıza çağrı yaparken, networking kavramının hakkını vereceğimiz inancı ile kurumlara ve bireylere yönelik çalışmalar gerçekleştirmekte ve bir "merhaba" ile başlayacak bu yolculuğu davet etmekte.

Podcast notları

Geleneksel iş yaşamında satış ve pazarlama konularında değer katma yolunu seçmiş, akabinde buradaki bilgilerini bağlantılarının derinliği ile pekiştirmiş ve bugün, Networking kavramını yepyeni bir bakış açısı ile dönüştürmekte. 

Erdal, yaşamımızın kesiştiği insanlarla çıkar odaklı ilişkiler ötesinde gerçek, derin, insani bağlar kurmamıza çağrı yaparken, networking kavramının hakkını vereceğimiz inancı ile kurumlara ve bireylere yönelik çalışmalar gerçekleştirmekte ve bir “merhaba” ile başlayacak bu yolculuğu davet etmekte. 

Erdal ile sohbetimizde networking kavramının geleneksel algısını üst bilinç algısına taşıyarak insan algoritmasının büyüsüne yolculuk yaptık. Erdal hakkında daha detaylı bilgi için: https://erdaluzunoglu.com/


Lettersfromlovemafia.jpg

“Merhaba” ile anılmak...

Merhaba demeyi hep çok sevdim ben. Mucizesine inandım. Bu kelimenin bana sunduklarını kana kana içtim. Hayata sunduklarının fark edilmesi için ilham oldum sayısız insana.

O kadar şanslıydım ki... Bir ‘merhaba’ yetti dünyamı aydınlatıvermeye. Bazen babasının elinden tutabilmek için kolunu kaldırmak zorunda kalan, otobüs durağındaki minik bir çocuktan geldi bu merhaba. Bazen uçakta tanışılan kudretli bir iş insanından. Aynıydı benim için ikisi de.

Ama ‘merhaba’larım hep benimdi. Mutabık değildik herkesle, 'merhaba’larımın yeri ve zamanı konusunda.

Ve.
Bir gün..

Gün ışıdı..

Evet, gün ışıdı bir gün ve Love Mafia girdi hayatıma.

Love Mafia’da 10 oldu ‘merhaba’larımın sayısı, sonra 100 oldu.

İnsanlar önceden tek tek duyarken ‘merhaba'larımı, beni duyan kulak sayısı arttı önce burada.

Benim gibi düşünüyordu Love Mafia. Başkaları da vardı burada. Yalnız değildim. Hepsinin başka başka merhaba deme şekilleri vardı. Kimisi ruhuyla diyordu 'merhaba'sını, kimisi ışığıyla, kimisi de müziğiyle.. Ama hepsi aydınlık saçıyordu. Doğru yerdeydim.

Donanım derim hep networking’de en önemli konu olarak. Kartvizit değildir önemli olan, donanımdır.

Donanımı ne güzel anlatır tarihi romanı Büyük İskender’de, Valerio Manfredi. Babası donatır İskender’i, farklı yetilerle..

Merhaba’nın büyüsünü anlattım aylarca burada, Love Mafia ile birlikte. Networking’in sosyal faydasını, iş faydasını, hayallere ulaşırken kolaylaştırıcılığını, kariyere, satışa, kişisel markaya ve daha pek çok şeye faydasını… Anlattım durdum.

Ve.
Bir gün..
Gül ışıdı..

Evet, Love Mafia ile birlikte fırsatlar birbirini kovaladı. Herkesten çok şey öğrenmeye başladım.

Doyamıyordum öğrenmeye.

Beraber büyüyorduk. Hissediyordum. Yolun başındaydık. Daha birlikte alacak o kadar çok yolumuz vardı ki..

Sevgiye inanıyordu herkes burada. Sevginin gücüne.

Tıpkı en sevdiğim filmdeki gibi… Sevginin Gücü - Leon - The Professional 1994’den bu yana kaç kez seyrettim acaba?

Çocukluğumda arkadaş diyordum.. İlle de arkadaş. Sevgiden gözlerimden yaşlar süzülürdü arkadaşlarım için. Arkadaşlarım yetmedi bana. Onlara yetmek, yetmedi.

Sonra ‘çevre' dedi bana iş dünyasında ilk tanıştığım büyüklerim. Yetmedi ‘çevre’ de bana.

Gün geldi. Networking kelimesi etrafında toplandı her şey. Bulmuştum işte. 'Çevre’mi dinamikleitirdiğimde olmuştu işte. Tanıştırdığımda oturmuştu. Fırlayarak başlıyordum günlerime artık. Her zamankinden daha hızlı.

Ne çok şey vardı hayatta yapılacak, yapılmasına vesile olunacak.

Önce kişiler geldi bana, network kavramının tadına bakmak için. Sonra en büyük kurumlar geldi Love Mafia'mla beraber, hayatlarına daha çok network katmaya. Sonra Türkiye’nin en güzel mekanları peş peşe geldi, farklı şehirlerden. Seminerler, yüzler, sonra binler..

Hep özlediğimdi. Beraber büyümek. Kolektif çalışmak. Çalıştaylar. Ruh, beden ve zihnin aynı anda beslenmesi.

Love Mafia.

Hayat tarzımdı 'merhaba’ demek. İşim oldu.

Bilir misiniz ben salata yaptığımda, sirke de koyarım, limon da, üzüm pekmezi de, nar ekşisi de, çörek otu da… Hayat gibi gelir bana onu hazırlamak. Birbirini tamamlar hepsi. İnsanlar gibi. Farklı tatları aynı anda deneyimlemek sanki farklı insanları okuyormuşum gibi keyiflendirir beni.

Ve.
Bir gün..
Güz ışıdı..

Taşlar oturuyordu yerine. Önce Türkiye’ye yayılmaya başladık. Sonra yavaş yavaş dünyaya açtık kapılarımızı.

Bir hayalim de sahne oldu benim. Tiyatro… Bilin bakalım nasıl gerçekleşti o Kasım ayında?

Diğer tüm hayallerim gibi bir ‘merhaba’ ile. Hem de parkta denen bir merhaba ile. O ‘merhaba’ ile İtalya sahnelerinin kapıları açıldı bana. Ardından kısa filmler, ardından TV, sinema filmleri.

Evet, inanması güç. Parkta..

İşte sahnelediğimiz oyundan bir parça... En sevdiğim. İçimde yarattığı dalga dalga coşkuya vurulduğum:
Haendel - Sarabande 

Diyecek ne çok merhaba var hayatta, ne çok hikaye, ne çok başarı. ‘Merhaba’nın izinde ilerlemeye devam... Merakla, hayretle, hayranlıkla,

Tanıştığınız için şükrettikleriniz bol olsun.


Erdal Uzunoğlu