çİĞDEM KİMDİR?
1979 yılında Ankara’da doğan Çiğdem Eren Kiziroğlu, 2000 yılında Bilkent Üniversitesi
İşletme Bölümü’nden mezun oldu. 2002 yılında New York Fordham Üniversitesi’nden Finans ve Uluslararası İlişkiler dallarında yüksek lisans diplomasını aldı.
İş yaşamına 2003 yılında İstanbul’da Finansbank Genel Müdürlük Kurumsal Pazarlama bölümünde başladı, çalışmalarını TEB Portföy Yönetimi ve Credit Suisse gibi kurumlarda özel bankacılık ve pazarlama alanlarında sürdürdü. 2009-2012 yılları arasında Amsterdam’da Akbank NV ve BNP Paribas TEB NV kurumlarında Özel Bankacılık Müşteri İlişkileri Yöneticisi olarak görev yaptı. 12 yıllık bir aranın ardından, ailevi gerekçelerle 2012’de Ankara’ya geri döndü. Annelik yolculuğunun eşiğinde kariyer değişikliği de yaparak, bankacılık sektöründen ayrılmaya karar verdi. 2012-2018 yılları arasında Türkiye Müteahhitler Birliği’nde Kurumsal İletişim Direktörü olarak görev yaptı.
Çiğdem Eren Kiziroğlu’nun kurumsal kariyeri boyunca, sektör fark etmeksizin, işinin odağında her zaman insan ilişkileri ve iletişim yer aldı. Bu deneyimlerinden öğrendiklerini ve dünyanın farklı kentlerinde yaşarken edindiği vizyonu ileri taşımak amacıyla, 2015 yılından itibaren kişisel gelişim ekseninde birçok farklı eğitim programına katıldı. Profesyonel Koçluk, Takım Koçluğu ve Eğiticinin Eğitimi programlarını 212 Derece Coaching&Training Akademi’de, Ebeveyn Koçluğu programını Flow Coaching International’da tamamladı. Ayrıca Dost Can Deniz eğitmenliğinde verilen Yönetici ve Lider Koçluğunda Ustalık programını tamamladı. Optimal Koçluk’ta Koçlukta Tamamlayıcı Varoluş Yaklaşımı, Koçlar için NLP Teknikleri ve Oyunları, Enneagram programlarını tamamladı.
Uluslararası Profesyonel Koçluk Derneği’nin (ICF), ACC (Associate Certified Coach) ünvanlı akredite koçudur. 2016 yılından bu yana aktif olarak iletişim danışmanlığı ve yönetici koçluğu yapmaktadır. ICF Global ve ICF Türkiye üyesidir.
Evli ve bir çocuk annesi olan Kiziroğlu’nun, bugüne dek T24 internet gazetesinde köşe yazıları, çeşitli seyahat dergilerinde gezi yazıları, karma kitaplarda öyküleri yayımlanmıştır.
KENDİNİN FARKINDA MISIN?
Herkese merhaba,
Ben, içinde bulunmaktan büyük mutluluk duyduğum Love Mafia’dan Çiğdem. İletişim danışmanı ve yönetici koçuyum. Yaşam sahnesinde insan olmak, kadın olmak, eş ve sevgili olmak, anne olmak, evlat olmak, dost olmak gibi rollerim var.
Pek sevdiğim kısacık bir meselle başlayıp, öz farkındalığımız üzerine bir şeyler paylaşmak istedim. Sevgiyle…
“Görüşün netleşmesi ancak kalbinin içine baktığın zaman mümkündür. Dışarı bakan rüya görür, içeri bakan uyanır..."
Carl Gustav Jung
Günlerden bir gün, ormanda oyun oynayan bir grup çocuk, dört nala koşan bir atın kendilerine doğru yaklaşan sesiyle heyecanlanırlar. Uzun yeleli, simsiyah bir at süren, orta yaşlı bir adamın kendilerine doğru geldiğini görürler. Adam yaklaştığında, çocuk merakı ve pervasızlığı ile seslenirler, “hey, nereye gidiyorsun?”. Adam yanıtlar, “bilmiyorum çocuklar, ata sorun...”
Bu minicik öyküdeki at, bilinçaltımızı, koşullu tepkilerimizi, çoğu zaman otomatik pilota emanet ettiğimiz yolculuğumuzu temsil eder. Kendinizin farkında olduğunuzda, at sizi değil, siz atı sürmeye başlarsınız. Zira duygusal zekanın ilk ve belki de en önemli unsuru olan öz farkındalık, öncelikle kendinizi anlamayla ilgilidir.
Öz farkındalık sahibi bir insan, hangi yöne gitmekte olduğunu ve oraya niçin gittiğini bilir. Kendisine ben gerçekten kimim, neler veya kimler beni mutlu ediyor, neler etmiyor, neleri iyi yapıyorum, hangi alanlarda gelişime ihtiyacım var, beni neler harekete geçirir, neler durdurur gibi soruları objektif ve gerçekçi bir bakışla yanıtlayabildiğinde, özünü tanır.
Araştırmalar, kendimizi net bir biçimde görebildiğimizde, özgüvenimizin arttığını gösteriyor. Kendi seçimlerimizde ve başkalarının seçimlerine verdiğimiz tepkilerde daha rasyonel bir yaklaşım geliştiriyor, daha etkin bir iletişim gerçekleştiriyoruz. Değerlerimizi, inançlarımızı, duygularımızı, güçlü ve zayıf yönlerimizi, davranışlarımızı ve bu davranışların diğer insanlar üstündeki etkisini net bir şekilde görebiliyoruz.
Duygusal zekanın farklı unsurları birbirleriyle etkileşiyor. Öz farkındalık, öz yönetimi de beraberinde getiriyor. Diğer insanların bize bakışını anlamaya, kendimizi kıymet verdiklerimizin gözünden de görebilmeye başladığımızda, daha doyurucu ilişkiler kuruyoruz. Nitekim, insan ancak özünü yönetebildiği zaman ilişkilerini yönetebilir. Kendini tanıyabildiği, içindeki her telden çalan sesler korosuna kulak verebildiği, kalbindeki arzunun farkına varabildiği müddetçe mümkünlerin kapısını aralayabilir.
Bu süreç her zaman toz pembe bulutlar ve masmavi rüzgarlarla kaplı bir patikada yürümek değildir. Fırtınanın ortasında, içinin en derinindeki, yüzleşmesi en zor duygularına ve deneyimlerine içsel bir şefkat ve kabullenişle yaklaşabilmek de öz farkındalığın temelindedir. Ancak ve sadece o zaman, her yönüyle kendilik kazanabildiğinde, tüm insanlığına saygı gösterebildiğinde, başkalarına gerçek ve içten bir empati ile yaklaşabilir. Bağlam fark etmeksizin, tüm sosyal yaşamında güven, açıklık ve inanç temellerine dayanan ilişkiler kurabilir.
Düşünün ki dörtnala koşan bir atın üzerinde, saçlarınız rüzgâra, gözleriniz ufka emanet yol alıyorsunuz. Gerçekten kimsiniz siz, nereye gidiyorsunuz?
Çiğdem Eren Kiziroğlu, MBA, ACC